Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayatı Sıfırla

Son viral reklamıyla Coca Cola Zero, sanat ve karın doyuracak meslek karşılaştırmasını da gündeme getirdi. “Hayatı Sıfırla” ve “Hayallerinin Peşinden Git” sloganlarıyla bir kampanya düzenleyen ve sıfıra yeniden bir anlam kazandıran Coca Cola, bu kampanya kapsamındaki yeni iletişiminde küçükken profesyonel olarak müzikle ilgilenen ama geçimini sağlayamayacağı için hayatını başka bir yola yönlendiren kişi ve kişilere odaklanmış. Marka bu ikilemi gündeme getirerek zihinlerdeki maddi koşullar ve özlemlerimiz arasındaki trajik açmazı  tartışmaya açıyor. Özellikle hayallerin ve özlemlerin sembolizmini sanat üzerinden vurgulaması bu trajik açmazın eksenini oluşturmakta. Sanat sembolizmini, tüketim toplumunun mekanikleşmiş yaşam koşullarının tam karşısına koyması oldukça ilginç. Söylem samimiyetini arayan izleyici, sanat yaşamının metalaşmasını, kazanca ve pazarlamaya endeksli olması gerçeğini nasıl aşabileceği meselesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu sürecin başlıca sorumluları olarak d

Sucuklu Sanat

Ramazan Bayramı TV iletişimiyle karşımıza çıkan Şahin Sucukları’nın, üstüste çıkan reklamlarına maruz kalınca “iyi bütçe ayırmış herhalde” diye düşünmeden duramıyor insan. Bu kadar çok maruz kalıp ve işin içine bütçe düşüncesi girince de eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Bayramda ziyaret edilmeyi bekleyen büyüklerin duygusallığı temasına hiç girmeyeceğim. Bütün markaların kullandığı klişelerden biri olduğundan, tüketicinin zihni zamanla algılamamaya başlıyor. Kayseri’den başlayayım. Şehrin içi olmadığı kesin, bulunan mekan bir bağ evi olmalı ama Kayseri bağ evlerine uygun bir ev değil. Kayseri’deki bağ evlerinin aslı kara taştır, günümüzde bu tarz ev az kalmıştır fakat reklamda kullanılan ahşap kütük evlerden de Kayseri bağlarında pek bulamazsınız. Madem Erciyes Dağı gösteriliyor, diğer öğeler de yöresel değerlere uygun olmalı. Araya Evliya Çelebi’nin sözlerini koyarak Kayseri’yi ön plana çıkartıyor ve Afyon’u bertaraf ediyor. Yerelliği vurguluyor ama tipik bir Kayseri ail

Modernizmin Truva Atı

Postmodernizm, modernliğin rasyonalitisine, aklın bütün alanlarda, insanlığın tüm problemlerini çözebilecek mutlak otorite olmasına itiraz ederek ortaya çıkmıştır. Postmodernizm, politik veya sosyal nitelikli, küresel, her şeyi kucaklayıcı, Marksizm, faşizm, liberalizm gibi tüm dünya görüşlerine söz merkezci ve bütünselleştirici büyük anlatılar oldukları gerekçesiyle karşı çıkar. Postmodernizm evrenselciliğe de karşı çıkarken, genel geçer ve yansız bir bilgi anlayışını kabul etmeyip, çeşitli akılların varoluşunu ve bilginin göreliliğini vurgular. Postmodernizmin ortaya çıkışındaki önemli faktörlerden birinin, Avrupa’nın 20.yüzyıldaki politik tarihi olduğu çok rahatlıkla söylenebilir. Çünkü bu tarih, Avrupa kaynaklı sömürgeciliğe, modern ve aydınlanmış Avrupalıların Avrupalı olmayan halklara ya da barbar komşularına uygarlık götürme teşebbüslerine, sömürgelerin sözde uygar devletlere karşı verdikleri kurtuluş savaşlarına, dahası soykırımlara tanıklık etmiştir. Bütün bu gelişen olaylar,

Fransız Lüksünün Pazarlama Atağı ve Sanatın Aracılığı

Fransız lüks markalarının temsilcisi Comité Colbert’in CEO’su Elisabeth Ponsolle des Portes, 11 Ocak 2013 günü Fransız Sarayı’nda düzenlenen basın açıklamasında “Türkiye, bölgede lüksün yeni merkezi olarak öne çıkıyor” sözüyle çıktı karşımıza. Fransız lüks yaşamının kısaca tarihinden ve bu yaşam tarzının küresel bazdaki geleceğinden bahsedildi. 1643 – 1715 yılları arasında tahtta kalan XIV. Louis ve dönemin Maliye Bakanı Jean Baptiste Colbert, Fransa’yı dünyanın kalite ve lüks yaşamın merkezi yapmayı amaçlarlar ve lüks ithalatı yasaklayıp ihracatı arttırırlar. II. Dünya Savaşı sonrası yeniden güçlenmek ve Fransa’yı tekrardan lüksün merkezi haline getirmek amacıyla, ismini Fransa’nın kültür ve üretim merkezi haline gelmesinde büyük rol oynayan Maliye Bakanı Colbert’den alan, Comité Colbert 1954 senesinde kurulur. Kuruluşunda 14 üyesi bulunan Comité Colbert’in bugün; Baccarat, Chanel, Christian Dior, Hermés, Lacoste, Lancôme, Louis Vuitton, Yves Saint Laurent gibi farklı sektörlere me

Bilimkurgu Filmlerinden Fırlamış Mükemmel Ötesi Yaşam Alanları

Tasarım Bienali’nde en dikkat çeken eserlerden biri “İnşaat Ya Resulullah” yazısı idi. Hem, gittikçe artan toplu konut ve siteleşme hem de İstanbul ve deprem riski taşıyan diğer illerde kentsel dönüşüm projelerinin başlaması da bu sloganı çok güzel destekler durumda. Gecekondulaşma ve çarpık kentleşmeyi engelleme çabaları içindeki projelerin ne kadar yeterli oldukları bir tarafa; diğer taraftan da estetikten yoksun dev kulelerin oluşturduğu, sadece belli bir sınıfa hitap eden, kendi içinde ayrı yaşam standartları olan, gösterişli siteler sarıyor her yanımızı… Mekansal sınıflaşma ya da sınıfsal mekanlaşmanın sosyolojik, siyasi, ekonomik nedenlerini ve etkilerini, teorik bir biçimde anlatmayacağım burada. Durumun aslında ne kadar trajikomik olduğundan bahsedeceğim. Her gün bir yeni reklamla karşılaşıyoruz. Bütün yaşamını sitenin dışına çıkmaya gerek kalmadan geçirebileceğin şekilde, her türlü ihtiyacını karşılayacak imkanların olduğu, izole bir hayatı sunan, mükemmel tasarımların rekla