Ana içeriğe atla

Hayalî Dünyadan Gerçek Dünyaya Diplomatik Model Çalışması


İki ülkenin siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkiye girebilmesi için o ülkelerin global düzeydeki ekonomik ve siyasi güçlerinin, kültürel farklılıklarının ve benzerliklerinin ülkeler tarafından iyi analiz edilip, bu analiz sonucunda çıkarlarının birbirlerini tamamlayıp tamamlamadığının anlaşılması gerekir.
Benim ülkem (Aslan Cumhuriyeti) siyasi ve askeri bakımdan güçlü, diplomatik bağlantıları da kuvvetli bir ülke. Uluslararası arenada sözü, nazı veya tehdidi geçen bir durumdayım. Yönetim şeklim de yetkileri fazla, gerektiğinde katı kurallar koyabileceğim bir başkanlık sistemi. Hem sert bir duruşum ve geniş yetkilerim var hem de dürüstüm bu nedenle halkımdan çok fazla destek gördüğüm gibi aynı zamanda birçok üst düzey devlet çalışanının, sermaye sahibinin, hükümetteki diğer partilerin, diğer bazı ülkelerin çıkarlarına, tekerlerine çomak sokmuş oluyorum. Her ne kadar güvendiğim noktalarım, kimselerim olsa da (yoksa başkanlığa adım atamazdım) oyunlarına engel olduğum bu kimseler ve halkın bazı kesimlerinden benim yönetimime karşı, gelmekte olan isyan ve protesto sesleri benim için tehdit oluşturuyor. Bütün bunlar çevremde güvenebileceğim insan sayısını da azaltıyor. Fakat güvenebileceğim insan sayısının zamanla azalmasına rağmen, hala siyasi ve askeri bakımdan kuvvetli bir konumdayım. Bu da hem ülkemin jeopolitik konumundan, hem de tarihten beri gelen kurulmuş ve benimle de devam eden  mantıklı, diplomatik ilişkiler sayesindedir. Bu nedenle diğer ülkeler, çıkarlarına ters düşsem de kolay kolay, benim ülkemi tehdit etmeye ya da çeşitli ambargolar koymaya yeltenemiyorlar.
İlişki kuracağım ülke (Arida) ise diplomasi bakımından benden daha az gelişmiş seviyede bulunuyor ve benim iyi ilişkiler içerisinde bulunduğum Targaryen ile soğuk savaş dönemindedir. Ayrıca Arida doğalgaz bakımından zengin ve bu nedenle de ucuz bir ülke, benim de doğalgaz açısından sıkıntım var. Ülkemdeki en pahalı ve en fazla kesinti yaşanan kaynak doğalgaz olduğu gibi yakın komşularımda da rahatlıkla alabileceğim, antlaşma yapabileceğim bir ülke yok. Çünkü onların da yatakları, rezervleri ancak kendilerine yetebilecek kadar, sadece kısa dönemlik alışverişler yapabiliyorum. Şimdiye kadar Arida ile bir antlaşma benim ya da benden önceki hükümetlerin yapmamasının nedeni ise bu ülkenin çok fazla kendi içine kapalı askeri bir toplum olmasıdır. Coğrafi yapısı bakımından çok dağlık olan bu ülke eski dünya sistemine göre karadan işgal edilip, ele geçirilmesi ve herhangi bir şekilde sömürülmesi imkansızdı. Aynı şekilde yeni dünya sisteminde yani küreselleşme ile birlikte de zor gözüküyor. Burada da devreye hem fiziki özellikler giriyor hem de uluslararası ilişkiler denen çıkar ilişkileri ve dünya barışını sağlamaya çalışan uluslararası örgütler devreye giriyor. Ayrıca Arida her ne kadar kapalı bir toplum olsa da kendini teknolojik ve böylece askeri bakımdan da çok geliştirmiştir. Bu da diğer ülkelerin Arida ile direkt sıcak savaşa girmesine büyük bir engeldir. Arida’daki daha önceki hükümetlerin uzun yıllardır uyguladıkları politikalar nedeniyle bu ülke hem devlet hem de halk olarak kültürel olduğu gibi ekonomik olarak da içe kapalı, yabancı sermayeye karşıydılar. Sadece doğalgaz değil aslında her türlü hammadde ve yer altı kaynağı bakımından zengin oldukları için diğer ülkeleri sadece öğrenci göndermek (onları da öğrenimleri bittikten sonra ülkeye geri dönmek koşuluyla) amaçlı kullandıkları için kimseye ihtiyaçları olmadıklarını düşünüyorlardı. Bu gönderdikleri öğrencilerin büyük bir çoğunluğu mühendislik veya fen bilimleri öğrencileriydi. Bu nedenle teknoloji ve fen bilimlerinde gelişmiş olan Arida, sosyal bilimlerde olan eksikliği diplomasi ve iktisadi zayıflığında kendini belli eder. Zaten kısıtlı olan tek ithalat ihracat sağladığı ülke olan Targaryen ile tarihten de gelen bazı anlaşmazlıklar nedeniyle de arası bozulunca, Targaryen ekonomik ambargo koydu ve soğuk savaşa girdiler. Böylece Arida ekonomik olarak yavaş yavaş gerilemeye başladı ama bunu başta bulunan hükümetler hemen kavrayamadılar.
Arida’da bir seçim daha oldu ve bu yeni gelen hükümet artık bir şeyleri değiştirmek istiyor. Daha liberal ve dışa açılımcı politikalar izlemek, aynı zamanda da Targaryen ile ilişkileri düzeltmek istiyor. Çünkü uzun yıllardır süren bu soğuk savaş ekonomiyi ve dolayısıyla halkı epey yıprattı. Targaryen ile ilişkilerimin iyi olması, ülkemde dürüst bir politika izlemem, çevre ülkeler arasında sözü geçen güçlü bir konumda olmam Arida’nın, Aslan Cumhuriyeti’nden yardım alması ve bu iki ülkenin güçlü ilişkiler kurabilmesi için önemli nedenlerdir. Arida’da bu hükümet değişikliği olduğu ve yeni politikalar geliştirmeye çalıştıkları aynı sıralarda, ben de ciddi bir doğalgaz krizi yaşıyordum ve komşu ülkelerimle yaptığım antlaşmaların da süreleri bitmek üzereydi. Hem daha uzak bir komşu olduğundan hem de içine kapalı bir toplum olduğundan Aslan Cumhuriyeti’nde şimdiye kadar gelmiş hiçbir hükümetin antlaşma yapamadığı Arida, bu yeni durumu ile eğer iyi bir strateji ve diplomasi kullanırsam güçlü ilişkiler kurabileceğim bir ülke haline gelmiştir. Bu benim için çok büyük bir fırsat, böylece hem siyasi olarak ülke içinde ve uluslararası arenada daha güçleneceğim hem ülkemdeki büyük bir sıkıntıyı çözmüş olacağım hem de böylece bana karşı tehdit oluşturan kesimden bir azalma olacaktır.
Küreselleşme ile birlikte ülkeler arası ilişkilerde kullanılabilecek en etkili ekonomik faktörler bence enerji ve finans sektörleridir. Fakat hepsinden öte bir faktör vardır ki o da kültürel faktördür. Bir ülke ile güçlü bağların olmasını istiyorsak bence en elverişli giriş noktalarından biri kültürel ilişkileri geliştirmektir. Bu durumda ben de Aslan Cumhuriyeti olarak Arida ile ilişkiye girerken bunları göz önünde bulundurarak öncelikli olarak kültür faktöründen yararlanacağım. Arida, mühendislikte ve fen bilimlerinde daha ileri seviyedeyken benim ülkem de sosyal bilimlerde daha gelişmiş durumdadır. İki tarafın bu farklılıklarından faydalanarak ilk hamlemi eğitim projeleriyle yaparım. Karşılıklı okul kurma, öğrenci ve akademisyen değişimleri taleplerinde bulunurum. Yeni dünya sistemine ayak uydurmaya can atan ve sosyal bilimlerdeki eksikliğini fark etmeye başlayan Arida hükümeti, bu teklifimi kabul eder ve bu başlattığımız kültürel ilişki ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin de tohumunu atmış oluruz. Bu eğitim projesiyle birlikte zamanla kültürel anlamda kaynaşıp, ilişkilerimi güçlendirirken artık ikinci hamlemi yapabilir duruma gelirim.
Targaryen ile soğuk savaş döneminde olan Arida’ya, bu durumun artık değişmesi gerektiğini, aralarını düzeltebileceğimi öneririm. Soğuk savaş nedeniyle ekonomisi sarsılmaya başlayan ve gerçekten kış uykusundan uyanmak isteyen Arida bu teklifi olumlu karşılar. Bu arabuluculuk teklifine karşılık da doğalgaz sorunumu çözerim. Elim Arida’ya karşı çok güçlü ona karşı sunacağım doğalgazını satınalma antlaşması çok yararlı bir işbirliği zemini oluşturacaktır. Çünkü diplomatik alanda yeni doğmuş bir çocuk ve bağımlı aynı zamanda da güven eksikliği var. Bu konuda çevredeki en etkili güç ve izlediğim politikalar sayesinde de en güvenilir ülke Aslan Cumhuriyeti, bu nedenle Arida, benimle iyi ilişkiler kurmak ve maddeleri çok uç olmadıkça, sömürüye kaçmadıkça sunacağım herhangi bir antlaşmayı kabul edecek durumdadır. Bu durumda ben Targaryen ile Arida’nın arasında arabuluculuk yaparken, her iki tarafın da mağdur olmayacağı şekilde uygun bir fiyata Arida ile doğalgaz hattını uzun süreli ve hükümet değişikliklerinde bu antlaşmanın sabit kalacağının maddesini de ekleyerek  büyük sıkıntımı çözerim. Aynı zamanda yabancı sermayeye ihtiyaç duyan, dışa açılmak isteyen Arida’ya yatırım önerilerim aracılığıyla sermaye transferi sağlamaya çalışırım. Böylece, ithalat ve ihracat bağı kurarak hem ekonomik ilişkilerimi kuvvetlendiririm hem de ülkemde bana tehdit oluşturmaya başlayan sermaye sahiplerini o pazara teşvik ederek kendi tarafıma çekerim. Arida hammadde ve yer altı kaynakları bakımından zengin, yabancı sermayeye ve girişimciliğe aç olduğundan potansiyeli güçlü bir pazar olacaktır ve bu benim ülkemdeki burjuvanın iştahını epey bir kabartacaktır. Aslan sermayesinin Arida sermayesine dahil olması demek orda yeni iş yerleri, yeni iş alanları demek, bu da yeni iş gücü ihtiyacı, emek ihtiyacı demek. Aynı şekilde büyümek ve yurtdışına açılmak isteyen Arida burjuvasının da benim ülkemdeki pazara dahil olması demek onun da Aslan’da yeni iş kapıları açması ve yeni emek gücüne ihtiyacı var demek. Bunlar da karşılıklı olarak ülkelerin birbirlerinin potansiyel iş güçlerinden, bilgi birikimlerinden, teknolojilerinden, kültürlerinden faydalanmasına neden olur. 
Benim burada yapmaya çalıştığım modelimde önce kültürel ilişkiler ardından da siyasi ve ekonomik ilişkiler gelişti. Bir başka ülkeyle bir başka şekilde ilişkiye girecek olsaydım belki öncelikle ekonomik açıdan ya da siyasi açıdan ilişkiye girecektim diğerleri daha sonra ilk hamlemle birlikte gelecekti. Çünkü, Arida kapalı ve tedirgin bir toplumdu. Rakam ve siyasi söylemlerle başlayacak bir ilişkinin ters tepme ihtimali vardı. Önce aşinalık ve ilişkiyi geliştirme zemini oluşturmak daha kalıcı bir süreç başlatacaktı. Ama ilk başlangıç sebebim her ne olursa olsun, kültürel, siyasi ve ekonomik ilişkiler birbirlerini tetikleyerek gelişir. Bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.
Tüm bu çıkarımlarımı Türkiye Cumhuriyeti uluslararası ilişkiler, siyasi ve ekonomik pozisyonuna uygulayabilir miyim? Bunu söyleyebilmek için tarihten günümüze kadar ciddi bir analiz yapmak gerekir. Fakat günümüze bakarsak ve kısaca söylemek gerekirse Türkiye Cumhuriyeti bu modeli uygulamaya başlamıştır. Aslan Cumhuriyeti’ni yönetim şekli dışında birçok yönden Türkiye Cumhuriyeti’ni örnek alarak yazdım. Şu anda da aynı Aslan Cumhuriyeti gibi Türkiye de dünyanın birçok ülkesine eğitim olanakları götürebiliyor. Yabancı sermaye olarak yurtdışındaki pazarlara girebiliyor, yabancı ortaklıklara imza atabiliyor. Jeopolitik konumunun verdiği avantaj sayesinde siyasi bir etkinliğe sahip, gerektiğinde bu gücünü kullanabiliyor. Elinde yeterli verileri olmasa bile Türkiye’nin en büyük avantajı bu jeopolitik konumu ve potansiyel iş gücüdür. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başarıyı Herkes Üstlenir Peki Ya Başarısızlık?

Buralara yazmayalı uzun zaman olmuş. Türk siyasi hayatı tarif ve takip etmesi zor her bir bireyi derinden etkileyen günlerden geçiyor. Siyaset kavramının bariz bir şekilde değiştiğini de aslında bu günlerde çok iyi görüyoruz. Önceleri siyasi yaşamda gelişen olayların geniş kitlelere etkisi olurken ve toplumun her kesimine etkisi olmazken, bugün en ufak bir olayın toplumun hemen hemen her kesiminde yaşayan bireylere ayrı ayrı etkisi oluyor.  En son geçirdiğimiz 14-28 Mayıs Genel Seçimin yankısı ve sancısı halen sürerken yerel seçimlere doğru gidiyoruz. Geçirilen bu seçim birçok açıdan Türkiye için ilkleri ve önemli kırılmaları bünyesinde taşıyordu. Seçim öncesi, sırası ve sonrası süreçler detaylıca ve dikkatlice analiz edilmesi gerekirken ne yazık ki bu analizlerin sorumlularının büyük bir kısmının partizanca bir tavır takınmaktan kendilerini alamadıkları gerek yazılarında gerek çıktıkları programlarda görülüyor. Bu tarz eleştiri ve yorumlarla gerçek hatalar dolayısıyla da çözümleri gör

Hayatı Sıfırla

Son viral reklamıyla Coca Cola Zero, sanat ve karın doyuracak meslek karşılaştırmasını da gündeme getirdi. “Hayatı Sıfırla” ve “Hayallerinin Peşinden Git” sloganlarıyla bir kampanya düzenleyen ve sıfıra yeniden bir anlam kazandıran Coca Cola, bu kampanya kapsamındaki yeni iletişiminde küçükken profesyonel olarak müzikle ilgilenen ama geçimini sağlayamayacağı için hayatını başka bir yola yönlendiren kişi ve kişilere odaklanmış. Marka bu ikilemi gündeme getirerek zihinlerdeki maddi koşullar ve özlemlerimiz arasındaki trajik açmazı  tartışmaya açıyor. Özellikle hayallerin ve özlemlerin sembolizmini sanat üzerinden vurgulaması bu trajik açmazın eksenini oluşturmakta. Sanat sembolizmini, tüketim toplumunun mekanikleşmiş yaşam koşullarının tam karşısına koyması oldukça ilginç. Söylem samimiyetini arayan izleyici, sanat yaşamının metalaşmasını, kazanca ve pazarlamaya endeksli olması gerçeğini nasıl aşabileceği meselesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu sürecin başlıca sorumluları olarak d

Modernizmin Truva Atı

Postmodernizm, modernliğin rasyonalitisine, aklın bütün alanlarda, insanlığın tüm problemlerini çözebilecek mutlak otorite olmasına itiraz ederek ortaya çıkmıştır. Postmodernizm, politik veya sosyal nitelikli, küresel, her şeyi kucaklayıcı, Marksizm, faşizm, liberalizm gibi tüm dünya görüşlerine söz merkezci ve bütünselleştirici büyük anlatılar oldukları gerekçesiyle karşı çıkar. Postmodernizm evrenselciliğe de karşı çıkarken, genel geçer ve yansız bir bilgi anlayışını kabul etmeyip, çeşitli akılların varoluşunu ve bilginin göreliliğini vurgular. Postmodernizmin ortaya çıkışındaki önemli faktörlerden birinin, Avrupa’nın 20.yüzyıldaki politik tarihi olduğu çok rahatlıkla söylenebilir. Çünkü bu tarih, Avrupa kaynaklı sömürgeciliğe, modern ve aydınlanmış Avrupalıların Avrupalı olmayan halklara ya da barbar komşularına uygarlık götürme teşebbüslerine, sömürgelerin sözde uygar devletlere karşı verdikleri kurtuluş savaşlarına, dahası soykırımlara tanıklık etmiştir. Bütün bu gelişen olaylar,